Samstag, 27. März 2010

Freitag, 26. März 2010

Hadisi Serif

Mü’minin durumu gıbta ve hayranlığa değer. Çünkü her

hali kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir

özellik sadece müminde vardır: sevinecek olsa,

şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir bela

gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.

Müslim zühd 64

Donnerstag, 25. März 2010

Hadisi Serif

Başkalarına zarar vermek ve zarara zararla karşılık

vermek yoktur.

İbn mace ahkam 17, muvatta akdıye 31

Çanakkale Anısına

Cümle alem bilsin bunu
Her yer bize Çanakkale
Gelmişti milletin sonu
Her yer bize Çanakkale

Vatan Bayrak Namus bize
Getirdik düşmanı dize
Görev verdik geline kıza
Her yer bize Çanakkale

Resul bize yardım etti
Nice evlat şehit gitti
Düşman senin işin bitti
Her yer bize Çanakkale

Anadolu şaha kalktı
Irmaklar hep kan aktı
Biz vurdukça düşman baktı
Her yer bize Çanakkale

Orada kurtardık yurdu
Nice askeri denize sürdü
Şehit oldu lazı, kürdü
Her yer bize Çanakkale

Daha küçüktü yaşları
Anası boyamış saçları
Bize yetmedi güçleri
Her yer bize Çanakkale

Akpınar’ım yetti artık
Çanakkale bitti artık
Kahpe düşman gitti artık
Her yer bize Çanakkale

Salavati Serif

Salavat-ı Şerifeler ve Dualar

70 bin salavat kuvvetinde salavat

Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina muhammedin ve ala alihi adede kema-lillahi ve kema yeligu bikemalih

Tesiri 100 bin salavata denk salavat

Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina muhammedin innurizzatiyyi ves sirris sari fi sairil esmai ves sıfat

120 bin salavat kuvvetinde salavat

Allahümme salli ve sellim ve barik ala seyyidina muhammedinil fatihi lima uğlika vel hatimi lima sebeka ven nasırıl hakki bil hakkı vel hadi ila sıratikel müstekıymi sallellahü aleyhi ve ala alihi ve eshabihi hakka kadrihi ve miktarihil aziym

Hadisi Serif

Allah sizden birinizin yaptığı işi, ameli ve görevi

sağlam ve iyi yapmasından hoşnud olur.

Taberani el-mucemül evsat 1/275; beyhaki şu’abül-iman

4/334

Hadisi Serif

Kendisini ilgilendirmeyen şeyi terk etmesi kişinin iyi

Müslüman oluşundandır.

Tirmizi zühd 11, ibn mace fiten 12

Yemekte miyiz?

Yemekte miyiz?
Hatır için çiğ tavuk yiyen bir milletin evlatları, hiç ev sahibine “yemekleri senin yaptığına inanmıyorum” ya da “bardakların hijyenik değil” yahut “etin sunumunu başarısız buldum” der mi? Ayıp yahu! Biz, beğensek de beğenmesek de efendi efendi yemeğimizi yer, hazırlayana eline sağlık der, teşekkür eder, “elhamdülillah”la sofradan kalkarız.

Televizyon tarihimizin balık hafızalı sayfaları arasına yeni bir köksüzlük örneği daha eklendi. Ama itiraf edelim ki, bu kadarını biz bulamazdık, bu kadarına elimiz ermez, bu kadarını yüreğimiz kaldırmazdı. Evimizin içinde şimdilerde elini kolunu sallaya sallaya dolaşan bu ecnebi formatlı program, Amerika, Fransa, Danimarka gibi birçok ülkede reyting rekorları kırınca bizim kanallardan biri, heyecanla bir koşuda gitti, programı aldı getirdi. Programın hedef kitlesi daha ziyade kadınlar. Bu programı izleyenler hem yarışma heyecanını yaşayacak hem farklı yemekler yapmayı öğrenecek hem de misafir ağırlama bilgi görgü ve beceresi edineceklerdi. Kulağa ne hoş geliyor öyle değil mi? İşte sırf kulağa bile hoş gelmesin diye, bana zül gelse de, bilmeyenler için bu programın ne menem bir şey olduğunu özetleyeyim:

Daha tadına bakmadan çorbaya berbat diyor

Bu bir yemek yapma ve misafir ağırlama yarışması. Her hafta 5 kişi yarışıyor ve sırayla biri ev sahibi olup, diğer 4 kişiyi evinde akşam yemeğinde ağırlıyor. (Ağırlıyor kelimesinin burada ne kadar ağırlaştığını ve yakışıksız olduğunu ilerleyen satırlarda siz de fark edeceksiniz.) Ev sahibi olacak yarışmacı, bütün gün boyunca bir kameramanla birlikte alışveriş yapıyor, insanı bunalıma sokan bir hızlandırılmış çekimle bütün yemekleri 10 dakikada hazır hale getiriyor. Sonra misafirler yani yarışmacılar geliyor ve yemek başlıyor. Sadece ev sahibini, masa düzenini ve yemekleri eleştirmeye ve önüne ne konsa beğenmemeye programlanmış misafirler, daha tadına bakmadan çorbaya berbat, salataya basit, ete fazla alaturka, pilava lapa demek suretiyle yemeklerini yiyorlar.

Misafir ev sahibine “yemekleri senin yaptığına inanmıyorum” der mi?

Bu, olabildiğince kabalık yapmak ve hiçbir yemeği beğenmeyerek puan, dolayısıyla para kazanmak mantığıyla kurgulanmış programı madem ithal ettiniz, orijinal ve izlenebilir buldunuz, bari formata biraz çekidüzen verin, azıcık millileştirin değil mi? Hatır için çiğ tavuk yiyen bir milletin evlatları, hiç ev sahibine “yemekleri senin yaptığına inanmıyorum” ya da “bardakların hijyenik değil” yahut “etin sunumunu başarısız buldum” der mi? Ayıp yahu! Biz, beğensek de beğenmesek de efendi efendi yemeğimizi yer, hazırlayana eline sağlık der, teşekkür eder, “elhamdülillah”la sofradan kalkarız.

Sonra, sanki milletçe gurme olmuşuz kaşla göz arasında. Misafirlerden biri, ev sahibi mutfağa gitmek için daha arkasını döner dönmez, ara soğukların menü için çok uygunsuz olduğunu söylüyor, diğerleri de onaylıyor. Bir diğeri iki sıcak yemek var ama tek çatalla servis yapmışsınız diye eleştirirken, öteki karides güvecin soya sosunun başarısız olduğunu iddia ediyor.

Tamam, siz yine yemeği mutlaka sağdan servis edin, en az dört çatalla yiyin, bütün sosları birbirine karıştırmayı görev addedin. Ama kendinize, karşınızdakine ve nimete de biraz saygı gösterin. Bu görgülü(!) yarışmacılardan biri az sonra, beğenmediği lokmayı ağzından çıkartıp “iğrenç” diyor. Julyen usulü doğranmamış zavallı sebzelerle beşamel sosların kavgası sürerken şöyle bir konuşma geçiyor misafir ve ev sahibi arasında: “Bu meyve tabağından kedi kılı çıktı!” “Ama evde kedi besliyoruz, ne yapabilirim?”

Seçilen yemekler de bizden değil

En az program içeriği ve yarışmacılar kadar, seçilen yemekler de bizden değil. Hiç kimse evine ilk kez çağırdığı insanlara yengeç, midye tava ya da karides ikram etmez değil mi? Sonra bizde yemeğe salatayla başlanmaz. Yemekte gösteriş yapılmaz. Tatsız ve kötü şeyler konuşulmaz. Akşama kadar uğraşıp önüne yemek koymuş birine karşı nezaket gösterilir, teveccüh edilir. Misafire hürmet, ev sahibine dua edilir.

Hiç başkası için biçilmiş bir elbise bizim üstümüze olur mu? Olmaz. Olsa da uymaz. Yakışmaz. Bir miktar para ödülüne sahip olmak için, muhataplarının arkasından konuşan, yüzüne karşı kabalık yapan, teşekkür etmeyi bilmeyen, Türk geleneklerinden bihaber olan, dini öğretileri yok sayan bir yeme içme kültürüne “görgü” diyen insanlar bu toplumu temsil edemez. Her hafta değişen 5 kişinin davranış biçimi ve kültürü üzerinden genelleme yapılamaz. Bize bu ve benzeri programlarla dayatılmaya çalışılan egemen ve popüler kültür, yeme-içme davranışı, sofra adabı, misafir olma ve misafir etme ahlakıyla örtüşmez, dahası onun yanından bile geçmez.

Görgü dediğimiz, adab-ı muaşeret dairesinde değerlendirdiğimiz şey, toplum, fert, mekânlar, zamanlar, akıl, eğitim ve din gibi mefhumlardan bağımsız değildir. Görgü, medeni ve ahlaki davranış biçimlerinin bütünüdür. Görgü ve nezaket kuralları toplumun dününü ve bugününü dengeler, terbiye, nezaket, incelik gibi kavramları muhafaza eder.

Yine aç kaldınız…

Çatalı tabağın neresine koyarsanız koyun, biliriz ki yemek sağ elle yenir. Yemeğe besmele ile başlanır, yemek adabınca yenir ve şükürle bitirilir. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) yemek esnasında ve misafirlikte ne kadar nazik olduğunu, davete icabet ettiğini, yemekler arasında ayrım yapmadığını, izin almaksızın sofradan kalkmadığını bilmeyen ve dikkate almayan bir görgü tanımı bizi karşılamaz. Din ve medeniyetten uzak olarak belirlenmiş görgü kuralları, fert ve toplumun karakter disiplinini ve ahlakını beslemez. Bu durumda biz de size hiç puan vermeyiz. Gördünüz mü, yine aç kaldınız...

Gülümseyen Günese Aldanmayin!

GÜLÜMSEYEN GÜNEŞE ALDANMAYIN!
Soğuk kış günlerinin ardından içimizi kıpır kıpır eden güneşin gülümseyen yüzüne aldanmayın. Her mevsim dönüşümünde olduğu gibi, bahara girerken de psikolojik ve fizyolojik yapımızda bir takım değişiklikler meydana gelir. Hava sıcaklığına göre kendini ayarlayan metabolizma, bir sonraki mevsim şartlarına uyum sağlamaya çalışır. Kış aylarının soğuk günlerinden yaz aylarının sıcak günlerine geçiş mevsimi olan ilkbaharda da durum böyledir. Tabiatla birlikte vücutta da bir takım kimyasal değişiklikler meydana gelir. İşte baharın bedenimize yansımaları…

1-Metabolizmanın hızını etkileyen hormonların salgılanması artar. Tiroit bezini direkt etkileyen TSH hormonun fazlalaşması sonucu fiziksel olarak metabolizma hızlanır.
2-Tiroit bezinin işlevinin artması, dolaylı olarak diğer endokrin bezlerinide etkiler. Böbrek üstü bezlerinden salgılanan adrenalin miktarında meydana gelen artış sonucu olaylara karşı verilen tepkilerde değişiklikler olur. Bazı hastalıklarda artış gözlenir.
3-Kış aylarında soğuğun etkisiyle metabolizma işleyişinin yavaşlamasıyla vücudumuzda bazı hormonlar daha az salgılanır. “Hipotalamus” adı verilen, beynimizde vücudun ısı ayarlamasını yapan bir merkez vardır. Havanın ısınmasını algılayan bu merkez, hormonların salgılanmasını artırıcı sinyaller verir.
4-Isının yükselmesiyle vücut ısısını dışarıya uydurmaya çalışan hipotalamus, hormonların salgılanmasını artırarak, kan dolaşımını hızlandırır. Ve kalp daha hızlı çarpmaya başlar. Bu düzen değişikliği vücudun yorulmasına neden olur, baş ağrıları artar.
5-Kalp, dengeyi sağlamak için kısa bir süre sonra çarpıntı hissi verir. Daha sonra normale döner. Ancak hipertansiyonu olanlar için, dikkat edilmesi gereken bir durumdur.
6-Hava sıcaklığında meydana gelen ani değişiklikler sonucu bahar nezlesine sık rastlanır.
7-Havanın nemi ve ısının değişimi, romatizmal hastalıkları tetikler.
8-Metabolizmanın hızlanmasıyla artan mide salgıları, gastrit ve ülser gibi mide rahatsızlıklarına yol açabilir.
9-Vücudumuzda gerçekleşen fizyolojik değişikliklerden psikolojimiz de etkilenir. Bu etki daha çok hayata pozitif bakma ve mutlu hissetme şeklinde olur.
10• Baharın gelmesi alerjik bünyeye sahip olanlar açısından endişe verici olabilir. Alerji yapan faktörler arttığı için bu kişilerin daha tedbirli olması gerekir.

ALINMASI GEREKEN TEDBİRLER

HAVA DEĞİŞİMİNE HAZIRLIKLI OLUN

Baharda havaların bir güneşli, bir yağmurlu olması dolayısıyla vücut ısısını korumak için tedbirli davranın. Kıyafetlerinize dikkat edin.

ERKEN KALKIN

Erken kalkıp, güneşi yakalarsanız, metabolizmadaki değişimin kısa sürede tamamlanmasını sağlarsınız. Erken kalktığınız takdirde, kendinizi daha iyi hissedersiniz.

SPOR YAPIN

Havanın değişimine uyum sağlamaya çalışan vücudunuzda enerjinin iyi bir şekilde kullanılmasını sağlamak için spor yapmanız faydalı olacaktır. Özellikle güne sporla başlamanız psikolojik ve fizyolojik olarak daha rahat hissetmenizi sağlayacaktır.

GIDANIZA İTİNA GÖSTERİN

C vitamini başta olmak üzere, A, B, D, E, K vitaminleri alın. Bol bol taze sebze ve
meyve yiyin.

GÜNEŞİ DEĞERLENDİRİN

Kışa özgün isteksizlik, yorgunluk gibi depresif duyguların en büyük sebebi kasvetli ve güneşsiz havalardır. Güneşli günlerle birlikte melatonin ve seratonin hormonu salgı düzeyinde artış olur. Böylece kendimizi daha iyi, neşeli ve mutlu hissederiz. Bu nedenle depresyonun tedavisi için güneşli günlerin değerlendirilmesi gerekir.

ALERJİ TESTİ YAPTIRIN

Alerjik bir bünyeye sahipseniz, öncelikle neye karşı alerjiniz olduğunu saptamanız çok önemli. Uzman doktor gözetiminde yapılan testler sayesinde bunu öğrenebilirsiniz.
Çiçeklerin ve çimenlerin bulunduğu ortamlardan uzak durmaya çalışın. Özellikle sabah ve akşam saatlerinde, pencereleri kapalı tutmaya özen gösterin. ...SEMERKAND AİLE DERGİSİNDEN ALINMIŞTIR...

Hadisi Serif

Saçı başı dağınık eli yüzü tozlu kapılardan koğulmuş

öyleleri vardır ki bu şöyle olacak diye yemin etseler,

Allah onların dediğini yapar.

Müslim birr 138,cennet 48

Hadisi Serif

Eğer siz Allah’a gereği gibi güvenseydiniz Allah

kuşları doyurduğu gibi sizi de rızıklandırırdı. Kuşlar

sabahları kursakları boş olarak çıktıkları halde akşam

dolu kursaklarla dönerler.

Tirmizi zühd 33, ibn mace zühd 14

Hadisi Serif

Müslüman dilinden ve elinden

Müslümanların zarar görmediği kimsedir.

Muhacir ise Allah’ın yasakladığı şeylerden uzak duran kimsedir.

Buhari iman 4-5,Müslim iman 64-65

Hadisi Serif

Insanoğlunun bir vadi dolusu altını olsa,

bir vadi daha ister. Onun ağzını topraktan

başka bir şey doldurmaz. Ama Allah tövbe edenin

tövbesini kabul eder.

Buhari rikak 10, Müslim zekat 116-119